İsrail'in mayıstan (2021) itibaren Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'de Filistinlilere karşı düzenlediği, başta Mescid-i Aksa olmak üzere ibadet alanlarına ve yerleşim yerlerine yaptığı saldırılarda hayatını kaybeden 6'sı çocuk 7 kişinin yakını, sorumluların yakalanması ve tutuklanması için İstanbul Adalet Sarayı'na gelerek avukatları aracılığıyla suç duyurusunda bulundu.

Evine giderken İsrail'in füze saldırısında hayatını kaybeden DimaSaad Ali Asaliya (11), evlerinde anneleri AbeerThamr Ali Ashkantna (30) ile bombardımanda hayatını kaybeden Dana (9), Lana (6), Yahya (4), Zain (2) kardeşler ile yine evine yapılan bombalı saldırıda hayatını kaybeden Hala HusseinRaafat Al-Rifi'nin (14) katledilmelerinin soruşturulması için yapılan suç duyurusunda, 253 maktul ile yaralanan binlerce kişi ve işlenen tüm diğer suçların mağdurları için de yargılama yapılmasının talep edildiği bildirildi.

Yargılamaları talep edilen isimler arasında İsrail eski Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun yanı sıra Aviv Kochavi, Benjamin Benny Gantz, Amikam Norkin, Eliezer Toledano, Nri Horvits, David Salma, Aharon Halifa, Oded Basik, Tamer Yaday, Nemrut Aloni, Afekhay Adrei gibi siyasi ve askeri isimler ile başkaca tespit edilecek İsrail askerleri yer alıyor.

Savcılığa verilen dilekçede, söz konusu saldırılar sırasında, İsrailli siyasi ve askeri kişiler tarafından, uluslararası hukuk ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda belirtilen insanlığa karşı suçlar işlendiği vurgulanırken, sanıklar hakkında yürütülecek soruşturma sonuçlanıncaya kadar, şüphelilerin Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına girmeleri halinde tutuklanmaları için yakalama emri çıkartılması, Türkiye sınırları dışındayken de "suçluların yakalanması ve iadesine dair hukuk normları"ndan yararlanarak şüphelilerin yakalanarak tutuklanmaları talep edildi.

Mağdur yakınları ve avukatları, suç duyurusunun ardından İstanbul Adalet Sarayı önündeki meydanda basın açıklaması yaptı. Bazı katılımcılar hayatını kaybeden çocukların fotoğraflarını, bazıları ise yargılanmaları talep edilen isimlerin fotoğraflarını, "aranan terörist" yazılı pankartlarda taşıdı.

"Filistinlilerin bulamadığı adaleti Türkiye mahkemelerinde bulmasını arzu ediyoruz"

Mağdur yakınlarının avukatlarından Gülden Sönmez, açıklamasında, "Mayıs 2021'de Kudüs sokaklarında başlayıp, Batı Şeria'da, Gazze'de devam eden İsrail saldırılarında çok sayıda sivil Filistinli hayatını kaybetti ve çok sayıda keyfi gözaltı, yaralanma, keyfi hapsedilme, işkence ve eziyet şeklinde devam eden suçlar silsilesi gerçekleşti. Malumunuz olduğu üzere önce Batı Şeria ve Kudüs sokaklarında devam eden ihlaller ve suçlar daha sonra Gazze'nin bombalanmasıyla devam etmişti. Gazze bombardımanı sırasında Filistin Sağlık Bakanlığının açıklamalarına göre 253 sivil Filistinli hayatını kaybetti. Evler, okullar bombalandı. Hayatını kaybeden 253 Filistinlinin 66'sı çocuktu." dedi.

Hayatını kaybeden bazı çocukların fotoğraflarını gösteren Sönmez, "15'i bebek olmak üzere 66 çocuk İsrail bombardımanı sırasında hayatını kaybetti. Bir kısmı ise babasını, annesini toprağa verdi. Bizim için İsrail'in bu sistematik suçları yeni değil, sürpriz de değil, sistematik şekilde sürekli gördüğümüz insanlığa karşı suçlar. Biz Gazze'ye yapılan son saldırıda Kudüs'te ve Batı Şeria'daki İsrail'in işlemiş olduğu suçları yargı konusu etmek için bugün Çağlayan Adliyesindeyiz. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğumuz başvuruyla İsrail'in işlemiş olduğu suçlardan dolayı İsrailli sorumluların Türkiye mahkemelerinde yargılanmalarını istiyoruz." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin evrensel yargı yetkisinden kaynaklanan mevzuat imkanını kullanarak suç duyurusunda bulunduklarına vurgu yapan Sönmez, "Bu 7 çocuğun davasıyla beraber 253 şehidin davasıdır. 15 bebeğin ve 66 çocuğun, 39 kadının katliamının bu mahkemelerde hesabının görülmesini ve Filistinlilerin bulamadığı adaleti Türkiye mahkemelerinde bulmasını arzu ediyoruz. Ne istiyoruz? Şikayetçi olduğumuz İsrailli komutanlar ve bu saldırılarda emir veren siyasi ve askeri sorumluların ilk önce haklarında yakalama kararı çıkarılarak tutuklanmalarını talep ediyoruz. Türkiye'ye giriş yaptıkları anda yakalanmalarını, Türkiye'ye giriş yapmazlarsa da suçluların iadesi prosedürünü kullanarak Türkiye'ye teslim edilmelerini talep ediyoruz. Umuyoruz ki Türkiye mahkemelerinde masum Filistinli çocuklara, insanlara karşı işlenen suçlardan dolayı belki de bütün insanlığın umudu olan adalete erişim mümkün olacak." diye konuştu.

Hukukçular Derneği Başkanı Ahmet Yılmaz da evrensel hukuku, insan haklarını savunan, kadına, çocuğa karşı şiddetle mücadele eden, bununla alakalı yasal düzenlemeler yapan ve mağduriyetlerin önüne geçmek için mücadele eden dünya ülkelerinin Filistin'de çocukların, kadınların, yaşlı insanların katline, okulların, hastanelerin bombalanmasına sağır ve dilsiz kaldığını söyledi.

Yılmaz, hukukla ilgilenen, adaletten ve zulme karşı olmaktan bahseden insanların bu zulme duyarsız kalmasının kendilerini yakından etkilediğini ve üzdüğünü kaydetti.

Sorumluların hukuk önünde hesap vermeleri ve hukukun buradaki zulme tepkisini ortaya koyması adına sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunduklarına dikkati çeken Yılmaz, "Amacımız bizim hem bu olayın hukuka aykırılık kısmına dikkat çekmek, hem insanlık suçunun dünyanın her bir köşesinde nerede işlenirse işlensin tüm insanlığın ortak bir şekilde hukuk önünde itiraz etmesi gerektiğini ortaya koymak amacıyla yapıyoruz. Umarız Türk mahkemeleri evrensel hukuk kuralları çerçevesinde bu yargılamayı, değerlendirmeyi yapar ve sorumlular Türkiye'ye girdiğinde de hukuki yaptırımlarla karşılaşırlar." dedi.

Filistinli hukukçu Said Al Dashan ile mağdur yakını Emsam Ebru Owda da açıklamalarını Arapça yaptı.