İsmail Songür İsrail’in yaptığı bu propaganda filmini kendini aklama çabası olarak gördüğünü belirterek ‘’artık dünya bu sahte imaja kanmıyor.’’ dedi.

Mavi Marmara Derneği Başkanı Songür konuya ilişkin düşüncelerini Ortadoğu Haber’e değerlendirdi.

İsrail böyle bir diziye neden ihtiyaç duyuyor?

2009 yılında özellikle Türkiye'nin organizesi ile gerçekleşen Gazze Kara Konvoyu (Filistin'e YolAçık) ile beraber, başta islam dünyasının sonrasındada tüm vicdan sahiplerinin gündemine bir anda Filistin meselesi giriş yaptı.

1948'den bu yana terör devleti İsrail'in tüm Filistin topraklarında devam eden işgaline dur demek için yola çıkan vicdan sahipleri, başarılı bir şekilde Gazze topraklarına giriş yaptı ve uzun yıllardır devam eden yokluk ve işgalin baskısı altında yaşayan Gazze halkına bir nefes olmayı başarmışlardı.

Bu konvoyun Gazze topraklarına ulaşması, bir önemli meseleyi daha gündeme getirdi. Gazze'de ciddi bir insani kriz yaşanmaktaydı. Siyonist İsrail güçlerinin kontrol ettiği gümrük kapılarından, neredeyse hiçbir insani ihtiyaç malzemesinin geçişine müsade edilmiyordu. Gazze tam anlamıyla bir açık hava hapishanesine dönüşmüştü.Gazze açlıkla mücadele ediyor, yaşanan ilaç sıkıntısından dolayı insanlar hayatını kaybediyordu.

İHH İnsani Yardım Vakfı ve Özgürlük Filosu'na dahil olan onlarca kurum ve kuruluş 1 yıl sonra Mavi Marmara gemisi ile tekrar yola çıktı. Bu filonun amacı karadan ve denizden kuşatılmış ve ambargoya maruz kalmış Gazze halkına yardım götürmekti. Bu filoyu engellemek isteyen terör devleti 10 Türk vatandaşını katletti ve onlarca kişiyi yaraladı.

Bu olaydan sonra özellikle bütün Dünya israilin yaptığı hukuksuzluğa ve sınır tanımamızlığa şahit oldu. Dünyanın dört bir yanında İsrail karşıtı eylemler düzenlendi. Birçok ülkede yahudi markalarına karşı boykot başlatıldı ve Türkiye ile diplomatik tarihinde hiç olmadığı kadar karşı karşıya kaldı.

Biliyorsunuz ki israil dünya sinema sektörüne her yıl milyarlarca dolar kaynak aktarmaktadır. Özellikle 1948 yılından günümüze kadar olan süreçte, Yahudiler bütün filmlerde hep mazlum ve ezilen bir topluluk olarak gösterilmektedir.

Artık dünya artık bu sahte imaja kanmıyor.

Mavi Marmara Katliamından sonra bütün islam alemi şunu net bir şekilde gördü. Siyonist çetelerin nasıl ikiyüzlü olduğu, yarım asırdır özellikle Filistin'de ve Ortadoğu'da devam eden bütün savaş ve çatışmaların baş aktörü ve fonlayıcısının israil olduğu, dünyayı sadece kendilerine ait bir yaşam yeri sanmaları ve tüm insanlığı kendilerine hizmetçi görme şımarıklığı, kural ve ahlak tanımamazlıkları gibi birçok karakteristik özellikleri daha çok gün yüzüne çıktı.

Siyonizmin son 12 yılda bozulan bu imajını tekrar sahte ve yalan hikayelerle kurgulaştırarak düzeltme çabası sonucu böyle bir dizi yapmaya karar vermişler. Fakat şunu iyi biliyoruz ki İsrail bir dizi değil binlerce filmde yapsa terörist olduğu gerçeğini değiştiremez.

Yapımcı olarak neden Fransızlar tercih edilmiş olabilir?

Türkiye'nin Fransa ile diplomatik olarak birçok konuda karşı karşıya geldiğini biliyoruz. Özellikle Fransa basınının Türkiye aleyhine çıkardığı yalan haberler her gün artarak devam etmektedir.

İsrail bu diziye gelecek tepkileri üzerinden atmak adına özellikle Fransa'yı seçmiştir. Çünkü bu diziye çok fazla tepki geleceğini iyi biliyorlar ve bu tepkinin büyük bir kısmının Türkiye'den olacağıda gayet açıktır.

Her zaman yaptıkları gibi Türkiye'yi karşılarına direkt olarak almak istemediklerinden dolayı, meseleyi bir Fransız-Türk düşmanlığına çevireceklerdir.

Diziye dair öngörüleriniz nelerdir?

Meselenin sanatsal bir çalışmadan ziyade sahte bir algı oluşturmak olduğunu çok iyi biliyoruz. Artık ne eski Müslümanlar var, nede eski Türkiye. Bu tür saçma yapımlarla ve algı oluşturmaya çalıştıkları eserlerle artık hiçbir şeyi değiştiremezler. Biz onların katil yüzünü gördük ve bunu asla unutmayacağız.

İslam dünyasından Mavi Marmara'ya dair böyle bir çalışma yapıldı mı?

İslam Dünyasında bu konuda güzel çalışmalar yapıldı. Mesela Rumman Grup'un yaptığı Sinyal Kısa Film tamamen gerçek bir hikayeden ve yaşanmış gerçek bir olayı hiç değiştirmeden beyaz perdeye aktarıldı. Bunun yanında yerli ve yabancı olarak yazılmış onlarca kitap bulunuyor.