İsrail işgal devletinin Filistin topraklarında sergilediği zulüm, Gazze’ye yönelik hava saldırılarıyla yeniden ayyuka çıktı. Gözler yaşanan insanlık dramına odaklanmışken, Filistinlilerin vatanı ise günümüzde dört ayrı parçaya bölünmüş durumda. Doğu Kudüs, Batı Şeria, Gazze ve İsrail sınırları içindeki şehirlerde yaşamaya çalışan Filistinliler, bu bölünmüşlüğün acısını yakından hissediyor. Filistin halkını birbirinden kopuk açık hava hapishanelerine kapatmak için yıllardır ısrarlı bir siyaset takip eden İsrail, gelecekte bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını da fiziksel olarak imkânsız hale getirmeyi hedefliyor.

Dört parçaya ayrılmış Filistin topraklarının karşı karşıya bulunduğu bir başka tehlike ise, kanser hücreleri gibi sürekli çoğalan Yahudi yerleşimleri. ABD ve uluslararası toplum bu yasa dışı yerleşim birimlerine kâğıt üzerinde karşı olsa da, pratikte İsrail’i destekliyor.

İlk kıbleye kuşatma

Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’ya ev sahipliği yapan Doğu Kudüs, 1967’den beri İsrail işgali altında bulunuyor. Güncel nüfus sayımlarına göre doğusu ve batısıyla Kudüs’ün toplam nüfusu bir milyona yaklaşıyor; bunun 300 binden fazlasını Araplar oluşturuyor. İşgal yönetimi Kudüs’ün sınırlarıyla sürekli oynadığı için, Müslümanların genel nüfus içindeki oranı da yıllar içinde düşüş kaydediyor. Sınır tadilleri ve yerleşim ilaveleriyle Kudüs giderek Yahudileştirilirken, belediye başkanlığı da Yahudilerin elinde bulunuyor.

Ürdün’den İsrail’e

Batı Şeria toprakları, 1948-1967 arasında Ürdün Haşimi Krallığı’nın yönetimi altındaydı. 1967’de ise Doğu Kudüs gibi İsrail tarafından işgal edildi. Filistin Yönetimi’nin merkezi Ramallah kentinin yanısıra Nablus başta olmak üzere çok sayıda tarihî Filistin şehrinin bulunduğu Batı Şeria’nın rap nüfusu 2,5 milyona yaklaşıyor. Buradaki en büyük problem ise, 500 bini aşkın nüfuslarıyla, giderek çoğalan Yahudi yerleşimleri. Buralarda yaşayanlar otomatik silah taşıma hakkına sahipler ve Arap nüfusa sürekli saldırılarıyla gündeme geliyorlar.

Ablukada 15 yıl

Hamas’ın 2006’daki seçimleri kazanmasının ardından, İsrail tarafından abluka altına alınan Gazze Şeridi’nde 2 milyona yakın insan yaşıyor. Demokratik seçim sonuçlarını tanımayarak barbarlığını sürdüren İsrail, ablukanın başlangıcından bu yana geçen 15 yıl boyunca Gazze’yi sıklıkla bombaladı. “Hamas’ı bitirmek” için düzenlenen saldırılar hedefine ulaşmadığı gibi, Gazzeli sivillere yalnızca acı ve gözyaşı getirdi.

1948 Arapları

İsrail’in kurulmasının ardından, yeni devletin sınırlarının içinde kalan Arap nüfus “1948 Arapları” olarak biliniyor. Kuzeydeki bölgelerde daha yoğun olmak üzere, bugün İsrail’de 1,8 milyon dolayında Arap yaşıyor. Araplar resmiyette İsrail’in eşit vatandaşları olarak görünse bile pratikte ayrımcılıklarla ve baskılarla karşılaşıyor. İsrail parlamentosunda Arapları temsil eden partiler var, ancak işgal yönetimi Arap politikacıların temsil hakkını engellemek için bütün adımları atmayı sürdürüyor.