Tel Aviv Üniversitesi'ne bağlı Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nün (INSS), stratejik değerlendirmesinde İran ile Suudi Arabistan arasında son haftalarda gerçekleştiği bildirilen görüşmelerin 2016 yılında iki ülke arasındaki ilişkilerin kopması nedeniyle yeni bir gelişme olduğunu ortaya koydu.

Çalışmaya göre, Joe Biden yönetimi, nükleer anlaşmaya dönmek için Tahran'la diyalog başlattı ve aynı zamanda Suudi Arabistan'a yönelik şiddetli eleştiriler yöneltti.

Middle East Monitor’de yer alan habere göre, Beyaz Saray'ın pozisyonundaki bu değişiklik Riyad'ı, Katar'la uzlaşma, Yemen’deki Husilerle ateşkes ve Tahran'la diyalog dahil olmak üzere dış politikasında bir takım düzenlemeler yapmaya teşvik etti.

İsrail araştırma merkezi, "gerçek bir İran-Suudi yakınlaşmasının, İsrail'in oluşturmak istediği İran karşıtı cephede önemli bir kırılmaya yol açacağını" belirterek, daha da önemlisi 2ABD’nin nükleer anlaşmaya geri dönmesine yönelik muhalefet cephesinin önemli bir unsurunu ortadan kaldıracağına" dikkat çekiyor.

Çalışmada ayrıca Suudi Arabistan'ın İran'ın Suriye, Irak ve Lübnan'daki başarılarının yanı sıra Tahran'ın Yemen'deki etkisinden ve Husilerden endişe duyduğunu vurgulandı.

Bunun tersine, İran’ın, BAE ve Bahreyn'in İsrail işgal devletiyle imzaladığı normalleşme anlaşmalarını olumsuz bir gelişme olarak değerlendirirken, Riyad'ın benzer adımlar atmamasına rağmen İsrail’le öncelikli olarak istihbarat alışverişine odaklanan gizli bağları sürdürdüğüne inanıyor. İran ayrıca Suudi Arabistan'ı hala Washington'u İran karşıtı politikasını genişletmeye teşvik eden bir rakip ve kilit faktör olarak görüyor.

Çalışma, Yemen'deki savaşın Washington ile bir anlaşmazlık konusu haline geldiği bir zamanda Suudi yetkililer tarafından uzun yıllardır yapılan büyük silah alımlarına rağmen Krallığın, saldırı yeteneklerinden bahsetmek yerine yeterli savunma yeteneklerinden de yoksun olduğuna dikkat çekiyor.

Çalışmada şu tespit yapıldı:

"Bu erken aşamada, müzakerelerin başarı beklentilerini tahmin etmek zor. Daha önce olduğu gibi, yakınlaşma girişimi başarısız olabilir ve Suudi Arabistan ile İran arasındaki bağlar iyileşse ve bölgede değişen koşullar Tahran ve Riyad'ı yeniden konumlandırmaya ve gerilimi en azından bir dereceye kadar düşürmeye sevk etse bile bile, iki taraf arasındaki düşmanlık derinleştiği için düşmanlığın temel nedenleri ortadan kalksa da bu yöndeki değişim önemli olmayacak."

Rapora göre, "Bölgesel etki elde etmek için rekabet, temelde farklı alanlardaki mücadelelerle ve her iki tarafın müttefikleri ve elçileri aracılığıyla ifade edilir."

Son olarak siyonist İsrail devletinin karar vericileri için akademik referans olarak kabul edilen araştırma merkezi, somut İran-Suudi yakınlaşmasının İsrail'in korumaya çalıştığı İran karşıtı cephede önemli bir çatlak oluşturacağını vurguladı.

Çeviri: Engin Dinç