İran'da kadınlara başörtüsü konusunda katı kuralların getirilmesi için başlatılan kampanya kapsamında dün gerçekleşen ‘Milli Tesettür ve İffet Günü’ kutlamaları, ülkede artan hava sıcaklıklarıyla birlikte halk arasında geniş çaplı tartışma başlattı.

Reuters’ın haberine göre insan hakları savunucuları ve sivil toplum kuruluşları, yetkililerin bu yıl onayladığı kısıtlamalara karşı, insanları ‘zorunlu başörtüyü’ reddetmeye ve kamuya açık yerlerde başörtüsü kullanmayarak yetkililere meydan okumaya teşvik eden, ‘etik olmayan davranışları’ bastırmayı amaçladığını söyledikleri bir karşı kampanya başlattılar.

İranlı yetkililer, 1979 yılındaki devrimden sonra kadınlardan başlarını örtmelerini ve uzun ve bol giysiler giymelerini istediler. Bunu ihlaller edenler, kamu önünde kınanma, para cezası ya da tutuklama ile karşı karşıya kaldılar. Ancak devrimin üzerinden onlarca yıl geçtikten sonra bugün, her yaştan ve kültürden çok sayıda kadın, saçlarının çoğunu ortaya çıkaracak şekilde geriden parlak renkli eşarplar bağlıyor ve dar paltolar giyiyorlar. İran’da başörtüsü kısıtlamaları eski reformist Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi döneminde gevşetilmeye başlandı.

Eleştirmenler ve insan hakları savunucuları, iktidarın zorunlu olarak başörtüsü kullanılması konusunda yoğun çabalarının olduğuna inanıyorlar. Bu kısıtlamalar, ülkede ekonomik güçlüklerden ötürü artan memnuniyetsizliğin, muhalefete karşı baskının arttığı ve İran'a karşı tartışmalı nükleer programı nedeniyle Batı ülkelerinin yoğun baskısının ortasında uygulanmaya başlandı.

Ülke genelinde ‘Milli Tesettür ve İffet Günü’ kutlamaları yapılırken, insan hakları savunucuları kadınlara uygulanan başörtüsü zorunluluğuna karşı harekete geçme çağrısında bulundular.

Ülkede önde gelen onlarca kadın hakları savunucusu, Pazartesi günü yaptıkları ortak açıklamada:

“Milli Tesettür ve İffet Günü, kadınları hedef almak ve İran halkına, özellikle de kadınlara karşı yeni bir baskı dalgası başlatmak için bir bahaneden başka bir şey değildir” ifadelerini kullandılar.

İranlılar, yurtiçinden ve yurtdışından sivil itaatsizliğin bir göstergesi olarak günlerce sosyal medya üzerinden #Başörtüsüz_başörtüsü etiketiyle (hashtag) paylaşımlarda bulundular.

Sosyal medyada, sokaklarda yürürken başörtülerini çıkaran ya da ahlak polisine direnen kadınların videoları paylaşıldı. Bir Twitter kullanıcısı, “Ne giyeceğime karar verme hakkım olmalı. Seçimim yüzünden hapse atılmamalıyım” yazdı.

Sosyal medyada geniş yankı uyandıran kampanya, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) rejimin ülkenin sokaklarında eşi-benzeri görülmemiş bir öfkeyle karşı karşıya olduğu bir dönemde propaganda servisi tarafından ‘Rehber’e Selam’ adlı çocuk şarkısıyla yetkililerin başlattığı propaganda kampanyasına büyük bir darbe indirdi.

“Çıkaracak başörtüm yok”

Kampanyaya kendi rızaları ile başörtüsü takan bazı kadınların yanı sıra erkekler de destek verdi. Maşmulak adlı bir Twitter kullanıcısı, “Çıkaracak bir başörtüm yok, ama ülkemin kadınlarını ve kızlarını desteklemek ve savunmak için sokaklarda olacağım” yazdı.

New York Merkezli İran'da İnsan Hakları için Uluslararası Kampanya tarafından Pazartesi günü yapılan açıklamada, 12 Temmuz'da (Salı) daha fazla şiddet ve olası tutuklamalar konusunda ciddi endişeler olduğu ifade edildi.

Reuters, İran'ın DMO’ya yakın yarı resmi haber ajansı Fars’a dayandırdığı haberinde, Pazartesi günü çok sayıda kişinin tutuklandığı bilgisini aktardı. Yetkililerin başörtüsü ile ilgili kısıtlamaları sıkılaştırma kampanyası ile öğretmenlerin, emeklilerin, işçilerin ve devlet çalışanlarının maaşlarının ödenmemesinin yanı sıra düşük emekli maaşlarına ve yüksek gıda fiyatlarına yönelik aylardır devam eden ve göstericilerin siyasi değişim talebi nedeniyle rejimin meşruiyetine zarar veren protesto gösterileri birbiriyle çakıştı.

İran hükümetinde görev almış eski bir yetkili, konuyla ilgili değerlendirmesinde, “Bu ateşe benzin dökmek gibi. İnsanlar zaten yüksek enflasyon ve fiyatlardaki artıştan dolayı öfkeliler. Büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. Baskı asla işe yaramaz” değerlendirmesinde bulundu.

İran rejimi son yıllarda başörtüsü nedeniyle büyük protesto dalgalarıyla karşı karşıya kaldı. İnsan hakları savunucusu Masih Alinejad, 2014 yılında, Facebook'ta başörtülü İranlı kadınların resimlerini yayınladığı ‘Gizli Özgürlüğüm’ adlı bir kampanya başlattı. Bunu, 2017 yılında Çarşamba günleri beyaz başörtüsü takma kampanyası ve 2018 yılında kadınların başörtüleri ile sokağa döküldüğü protestolar izledi. İnsan hakları grupları, İran'da onlarca kadının zorunlu örtünmeye karşı eylemlerinden dolayı hapse atıldığını bildirdi.

Kadın devrimi

Kadın hakları savunucusu ve gazeteci Masih Alinejad Reuters'a yaptığı açıklamada, “Rejim, bugün başlamış olan bir kadın devriminden çekiniyor” ifadelerini kullandı.

İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney'in temsilcileri, geçtiğimiz hafta Cuma günü, başörtüsü kısıtlamalarındaki gevşemeyi eleştirdiler. Meşhed Cuma Namazı Hatibi ve Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin kayınpederi Ayetullah Ahmed Alem El-Huda, Meşhed Cumhuriyet Savcısı’na başörtüsü zorunluluğunu sıkılaştırma konusunda yeni talimatlar yayınlamasından ötürü övgüde bulundu.

Meşhed Cumhuriyet Savcısı, kadınların başörtüsüyle ilgili katı kurallara uymadıkları takdirde metro kullanmalarını yasaklamıştı.

Tahran Cuma Namazı Hatibi Ayetullah Seyyid Ahmet Hatemi, “Başörtüsü karşıtlarının çoğu hırsızların kızları ve eşleridir” yorumunda bulunurken, ‘zorunlu tesettür’ şeklindeki adlandırmayı ‘tesettürü bozma’ girişimi olarak değerlendirdi.

Öte yandan İran’daki başörtüsü tartışması, İranlı kadınların Uluslararası Futbol Birliği'ne (FIFA) İranlı yetkililerin FIFA'ya verdiği sözlere rağmen kadınların stadyumlara girmesini engelleyen İran Futbol Federasyonu'na katı yaptırımlar uygulaması yönünde çağrıda bulunduğu bir dönemde başladı.

İran Şahı'nın dul eşi Farah Pehlevi, bu ayın başlarında FIFA'ya, kadınların stadyumlara girmesine izin verilmesi için Tahran'a baskı yapılması çağrısında bulunan bir mektup gönderdi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Pehlevi, mektubunda, “Dünyanın her yerinde kadınların tabii ve olağan hakkının İran'da kadınların ebedi ve sıradan bir yoksunluğuna dönüşmesi utanç vericidir” ifadelerini kullandı.

İran'ın eski Veliaht Prensi Rıza Pehlevi ise dün Twitter hesabı üzerinden ‘zorunlu tesettüre’ karşı başlatılan kampanyayı desteklediğini açıkladı. Pehlevi, İranlı erkekleri ‘giyinme özgürlüğü’ konusunda kadınları desteklemeye çağırdı.

İranlı kadınlar özgür olmadığı sürece İran’ın da özgür olmayacağını vurgulayan Pehlevi tweetinde, “İranlı kadınlar 43 yıldır, başta giyinme özgürlüğü olmak üzere açık ve temel haklarını yeniden kazanmak için mücadele ediyorlar. İranlı erkeklerin, ön sırada kadınlarla omuz omuza durmaları gerek” yazdı.