Yapılan yeni bir araştırmayla, işgal altındaki Filistin'de yaşayan Hıristiyanların, olması gerekenden daha savunmasız bir halde olduğu, şiddet, göç ve yatırım eksikliği ile mücadele ettiği ortaya çıkarıldı.

Araştırmacılar, İsrail, Ürdün ve Filistin'deki Hıristiyan topluluklarının sivil toplumda, yeni start-up'larda, eğitimde ve sağlıkta ve diğer birçok insani sektörde mükemmellik oluşturmaya geniş kapsamlı katkılarda bulunduğunu keşfetti. Bununla birlikte, özellikle İsrail'de, adaletsiz bir vize sisteminin olduğu, Hıristiyanların gerekli yardımlardan mahrum bırakıldığı, kiliselerin işgal altındaki Filistin'de din adamlarının istihdam edilirken önlerinin kesildiği konularında büyük endişeler buldular.

Uzmanlar, Hıristiyanların, dini gerekçelerle kötü muamele gördüklerini ve taciz edici davranışlarla tehdit altında hissettiklerini tespit etti. Hıristiyan yoksulluğunu ele alan yeterli veri takibinin olmaması da İsrail'deki toplumun ve hükümetin bu alanda iyileşme iddialarının boşa çıktığını gösteriyor. Artan yoksulluğun anekdotsal ve gayri resmi kanıtları, yoksulluğun hızla arttığını gösteriyor.

Birmingham'daki Edward Cadbury Merkezi'nden, Profesör Francis Davis, "Kutsal Topraklardaki Hıristiyanlık, bölgenin kalbindeki konumu nedeniyle küresel ve diplomatik açıdan önemlidir, ancak Kutsal Topraklar halkı için ekonomik, sosyal ve sivil değerler büyük ölçüde küçümsenmiştir" dedi. "Hıristiyan topluluklara yapılan yardımlar, Hıristiyan toplulukların büyüklüğüyle orantısızdır ve dahi topluluk savaş, etnik çatışmalar, uluslararası yatırımlar üzerindeki kısıtlamalar ve göçün neden olduğu ekonomik, yasal kısıtlama korkuları nedeniyle ciddi risk altındadır. Geleceklerinin de bundan daha savunmasız olduğu görülebilmektedir."

Raporda ayrıca, Filistinli Hıristiyanların kültürel, ekonomik ve sivil katkılarına ilişkin daha fazla araştırma da dahil olmak üzere bir dizi tavsiyede bulunuluyor.

Bu tavsiyeler arasında Hıristiyan topluluklar ile anlaşmayı ve etkileşimi artırmak için yeni bir eğitim, brifing ve bilgi programı ve Hıristiyan topluluklara yönelik saldırıların nasıl azaltılabileceğini araştırmak için dini, hükümet ve sivil toplum kuruluşlarının toplantıları bulunuyor.