2016 seçimlerinde başkan yardımcılığı görevini Leni Robredo'ya kaptıran Marcos, 2022 devlet başkanlığı seçiminde yüzde 58 oy alarak 36 yıl aradan sonra babasının bıraktığı yerden devam edecek.

Marcos, ülke genelinde 31 milyondan fazla oy alarak ezici farkla devlet başkanı seçilirken, Filipinler tarihinde halkın büyük çoğunluğu tarafından seçilen ilk devlet başkanı oldu.

Mevcut Devlet Başkanı Rodrigo Duterte'nin kızı Sara Duterte-Carpio ise 9 Mayıs'ta oyların yüzde 61,25'ini alarak devlet başkan yardımcısı seçildi.

Filipinler'de devlet başkanı ve yardımcısı ayrı ayrı seçilirken, başkan yardımcısı Sara Duterte için 20 Haziran'da yemin töreni düzenlendi.

Duterte'nin devlet başkanından önce ve ayrı olarak yemin töreni düzenlemesi kamuoyu tarafından Duterte'nin yeni dönemde "bağımsız" hareket edeceğine dair mesaj olarak algılandı.

Ancak seçilmiş Devlet Başkanı Ferdinand Marcos, Başkan Yardımcısı Duterte'yi kabinesine alarak Eğitim Bakanlığı görevini vereceğini açıkladı.

DIŞ POLİTİKADA ABD-ÇİN DENGESİ

Dış politika stratejisinde ABD ve Çin ile olan ilişkilerini nasıl bir denge üzerine kuracağı merakla beklenen Marcos, ülkesinin çıkarlarına öncelik vereceğini belirtiliyor.

Çin'in bölgenin yükselen gücü olduğuna inandığını ifade eden Marcos, Güney Çin Denizi'nde zaman zaman askeri hareketliliğe neden olan gerilime rağmen Çin'in Filipinler'in "en güçlü ortağı" olduğunu ilan etmiş ve ülke kamuoyundan ciddi tepki çekmişti.

Marcos'un Çin ile ilişkilerini geliştireceği yönünde sinyaller vermesine rağmen, Pekin yönetiminin ülkedeki altyapı projelerine kaynak sağlayıp sağlamayacağı ve Filipinler kamuoyundaki Çin karşıtı tepkilerin yeni dönemde hangi seviyelerde hissedileceği yeni Başkan'ın Çin'e karşı tutumunu belirlenmesinde başat rol oynayacak gibi görünüyor.

Ülkesinin süper güçler arasında çok ince bir çizgide yürümeye çalıştığını savunan Marcos, ABD ile özel bir ilişkisinin olduğunu ve bu ilişkinin ömür boyu süreceğini düşünüyor.

BANGSAMORO SÜRECİNDE BABASININ İZİNDEN Mİ GİDECEK?

Ferdinand Marcos'un Filipinler Devlet Başkanlığı'na seçilmesinin ardından ülkenin güneyindeki Bangsamoro Özerk Bölgesi (BARMM) barış sürecinin ne şekilde devam edeceği belirsizliğini koruyor.

Marcos, ülkenin en önemli meselelerinden biri olan barış sürecinin akıbetine dair gerek seçim sürecinde gerekse seçildikten sonra herhangi bir açıklamada bulunmadı.

Yeni Devlet Başkanı'nın, eski diktatör Marcos'un oğlu olması ve özellikle Bangsamoro bölgesinde babası döneminde yaşanan acılar, bölge halkı nezdinde sürecin selametine dair büyük soru işareti oluştururken, babası gibi güvenlik merkezli askeri bir strateji mi uygulayacağı, yoksa bir siyasetçi gibi mi hareket edeceği merakla bekleniyor.

Senatör olarak görev yaptığı zaman diliminde barış sürecine olumsuz baktığı bilinen Marcos, o dönemde bölgeye verilen hakların doğru olmadığını ve ülkenin bütünlüğünü tehdit ettiğini belirtiyordu.

Babasından kalan siyasi miras ve daha önceki olumsuz görüşlerine rağmen yeni Başkan'ın idaresine savaşla başlamayacağı ancak barış sürecinde de hızlı bir ilerleme olmayacağı tahmin ediliyor.

BABA MARCOS'UN SİYASİ MİRASI

Ferdinand Marcos, 1965'te Filipinler'in devlet başkanı oldu ve iktidarını pekiştirdi. Soğuk Savaş döneminde Filipinler, ABD'nin desteğiyle Güneydoğu Asya'nın yükselen güçlerinden biri olarak gösterildi.

ABD'nin desteklediği baba Marcos, 1969'da yeniden seçildi ancak üç yıl sonra "komünist ve yıkıcı güçler"i gerekçe göstererek sıkıyönetim ilan etti.

Binlerce muhalifin hapishanelerde işkence gördüğü, 3 binden fazla kişinin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü kesit, uluslararası alanda diktatörlük dönemi olarak adlandırıldı.

Marcos'un 20 yıl süren iktidarı, 1986'daki halk ayaklanması ile sona erdi. Ailesiyle Hawaii’ye kaçan Marcos, 3 yıl sonra hayatını kaybetti.

Marcos yönetimindeki yolsuzluk ve savurganlıkla ilgili ülke içindeki tepkiler yoğunlaştı. Marcos ailesinin New York ve California'da mülkler edinmesi gibi konular, ultra lüks yaşamlarına dikkati çekti.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2004'te baba Marcos ve eski güzellik kraliçesi eşinin 10 milyar doları zimmetlerine geçirdiklerinin tahmin edildiğini açıkladı.