ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Barbara Leaf, Orta Doğu Politikasından Sorumlu Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dana Stroul ile Senato Dış İlişkiler Komitesinde ABD'nin Suriye politikası üzerine bir oturumda konuştu.

Suriye'de Şam belediyesinde çalıştığı sırada rejimin hapishanelerinde işkencelerden ölenlerin gömülmesinde görev alan "Mezarcı" lakaplı maskeli bir kişi de oturuma katıldı.

Söz konusu Suriyeli, daha önce rejim tutuklularının resimlerini çeken "Sezar" lakaplı Suriyelinin de kongrede işkence gören insanların fotoğraflarını paylaştığını hatırlatarak Esed rejiminin o günden daha az zalim olmadığını söyledi.

Mezarcı lakaplı Suriyeli "Suriye halkı daha az risk altında değil. Savaş suçlarına tanık olan birinin daha kaç kez karşınızda oturması ve Esed rejiminin dehşetini anlatması gerekiyor? Umarım hikayemi paylaşarak içinizde bir şeyleri ateşleyebilir ve belki de Suriye'nin geleceği için umutları tazeleyebilirim." dedi.

2011'de rejimin istihbarat görevlileri tarafından rejimin hapishanelerinde öldürülen insanların gömülmesi için görevlendirildiğini belirten Mezarcı, pikaplarla kendisine haftalık 300 ila 600 ölü getirildiğini belirtti.

Bir kısım toplu mezarların yerlerini bildiğini ifade eden yüzü kapalı Suriyeli, Amerikan Kongresi'ne, Esed rejiminin hapishanelerinde işkencelere maruz kalan siviller için harekete geçme çağrısında bulundu.

Beşar Esed'in Suriye halkına karşı işlediği cinayetlerin önemli bir tanığı, Senato Dış İlişkiler Komitesi önünde verdiği ifadede şu ifadeleri kullandı:

İşkence gören pek çok çocuğu gömdüm ve hepsini hatırlıyorum. Cansız bedenleri sipere atılırken bebeğini hala göğsünde tutan bir anneyi gömdüm.

Bir gün cesetlerin toplu mezarlara gönderilmeden önce işlendiği Tishreen askeri hastanesindeydim ve 6-7 yaşlarında küçük bir kız çocuğu cesedi vardı. Küçük cansız bedeni korkunç işkence belirtileri gösteriyordu. Hastanedeki doktor beni bir kenara çekti ve ona kalp durmasından öldüğünü yazmasının emredildiğini ama gerçekte 11 Esed rejimi istihbarat görevlisi tarafından sürekli ve korkunç bir şekilde tecavüze uğradığı için öldüğünü söyledi.

Bir gün, tırlardan biri içindeki birkaç yüz ölü, parçalanmış ceset içindekileri önümüzdeki sipere boşalttı. Beklenmedik bir şekilde, bir hareket titremesi gördük. Son enerjisini umutsuzca bize bir şekilde işaret etmek için kullanan ölüme yakın bir adam vardı. Hala yaşıyordu. Bir sivil işçi ağlayarak bir şeyler yapmamız gerektiğini söyledi. Bizi gözetleyen istihbarat görevlisi, buldozer sürücüsüne onu ezmesini emretti. Sürücü tereddüt edemezdi, yoksa sıradaki o olurdu.

Bugün hala kazılmakta olan toplu mezarlara nereye yığıldıklarını çok iyi biliyorum. Bunu biliyorum çünkü benimle toplu mezarlarda çalışan diğer kişiler çok yakın zamanda kaçtılar. 2011'den 2018'e kadar Suriye'de erkek ve kadınların, çocukların ve yaşlıların Esed rejimi, İran ve Rusya tarafından işkence gördüğü, idam edildiği, gaza maruz bırakıldığı ve bombalandığı ve ardından duygusuzca siperlere atıldığı, akıbetleri meçhul toplu mezarlara tanık oldum.

Öldürülenler arasında gazeteciler ve insani yardım çalışanları da dahil olmak üzere Amerikalılar var. Esed güçlerinin Amerikalılara ve Avrupalılara da işkence ettikleri, öldürdükleri ve gömdükleri gerçeğiyle nasıl alay ettiklerini ve güldüklerini asla unutmayacağım.

Savaş suçlarına tanık olan birinin daha kaç kez önünüzde oturması ve Esed rejiminin dehşetini anlatması gerekiyor?