Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 2 Ekim'de Le Monde gazetesinde yayımlanan "Cezayir'in sömürge tarihini Fransa nefreti üzerine inşa ettiği" şeklindeki sözleri, Fransa'nın Cezayir'deki "kanlı sömürge" tarihiyle ilgili tartışmaları yeniden gündeme getirdi.

Cezayir yönetimi, Macron'un açıklamalarına tepki olarak 3 Ekim'de hava sahasını Fransız askeri uçaklarına kapattı ve ardından Cezayir'in Paris Büyükelçisi Muhammed Anter Davud'u istişare için ivedilikle ülkeye çağırdı.

Fransa'nın Cezayir'deki sömürge tarihi üzerinden başlayan gerilim nedeniyle artan tansiyon sonrası Cezayir'in "Mesleki Eğitim", "Gençlik ve Spor" ve "Çevre ve Sosyal Güvenlik" bakanlıkları, kurum bünyesinde resmi yazışma ve eğitimlerde Fransızca kullanımını sonlandırdı.

"Eğer düşmanımızın dilini kullanırsak, Fransa'nın tekrar dönmesini istiyormuş gibi oluruz"

Cezayir sokağı, söz konusu bakanlıkların aldığı "Fransızca" kararını değerlendirdi.

Cezayirli üniversite öğrencisi Murad Muhammedi, bakanlıkların aldığı bu kararın isabetli ve yerinde olduğunu söyledi. Cezayir'in bir Arap cumhuriyeti olduğunu hatırlatan Muhammedi, ülkenin resmi dilinin Arapça olduğunu vurguladı.

Cezayir halkının Arapça konuşması ve bütün yazışmaların da Arapça olması gerektiğine dikkati çeken Muhammedi, "Tabii ki yabancı dil öğrenebiliriz, bunda bir sıkıntı yok. Ancak kimliğimizi ve benliğimizi temsil eden Arapçaya önem vermemiz gerekiyor. Çünkü başka hiçbir dil bizi temsil etmiyor." dedi.

Muhammedi, Cezayir'in Fransa ve Fransızcadan uzaklaşmaya başladığını değerlendirerek, "Eğer düşmanımızın dilini kullanırsak, Fransa'nın tekrar dönmesini istiyormuş gibi oluruz." diye konuştu.

Cezayirli komedyen Mehdi Bindiyab da söz konusu üç bakanlıkta Fransızca kullanımının durdurulmasının son derece doğru bir karar olduğunu söyledi.

Bindiyab, ülkedeki bütün idarelerde aynı kararın alınması temennisinde bulundu.

Ülkenin gelişimi için yabancı diller önemli

Uzun yıllardır ülkede Fransızcaya karşı bir itirazın olduğunu belirten Cezayirli gazeteci Ömer Şikke ise bir ülkenin gelişimi için yabancı dillerin öğrenilmesinin önemli olduğuna işaret etti.

"Arapçaya geri dönmek için mi Fransızcaya karşı geliniyor?" diyen Şikke, "Bütün ülkeler yabacı diller ile dünyaya açılıyor, ekonomik kriz varken, ülke kritik bir eşikteyken ve vatanın gelişimi tehlikedeyken neden böyle yapıldığını anlamıyorum. Çünkü bir ülkenin gelişimi için yabancı diller gereklidir." ifadelerini kullandı.

"Ana dilimizin sosyal yaşamda birinci dil olması gerekiyor"

Hukuk fakültesi öğrencisi Hedil Kalul ise "Cezayirlilerin Arapça konuşması gerektiğini, halkın ana dilinin Arapça olduğunu ve bu nedenle de Fransızcanın yaygın kullanımının kısıtlanmasının icap ettiğini" söyledi.

Kalul, sözlerine şöyle devam etti:

"Fransızca her alana girmiş durumda. Sokaklarda, iş yerlerinde, evlerde yani günlük hayatta dahi Cezayir'de Fransızca çok yaygın kullanılıyor. Bu nedenle Arapçanın kullanımının daha etkin hale getirilmesi ve ana dilimizin ülkenin sosyal yaşamında birinci dil olması gerekiyor."

Fransa'nın Cezayir'deki sömürge tarihi

Cezayir kolonisi (1830-1962) Fransa'nın Afrika kıtasındaki "sömürge tarihinin" en güncel ve "en kanlı" örneği olarak değerlendiriliyor.

1954'te Fransızlara karşı harekete geçen Cezayir halkı, 8 yıl süren mücadelenin ardından bağımsızlığına kavuştu. Fransa'nın bu ülkeden çekilirken döktüğü kan "Cezayir tarihinde bir kara leke" olarak yorumlanıyor.

Cezayirli üst düzey yetkililere göre, ülkedeki 132 yıllık sömürge döneminde Fransızlar 5 milyondan fazla Cezayirliyi katletti.

Cezayir Cumhurbaşkanlığından 3 Ekim'de yayımlanan yazılı açıklamada, "Macron'un açıklamaları, (1830-1962 yılları arasında) Fransız sömürgeciliğine karşı yiğit bir direnişle kendilerini feda eden 5 milyon 630 bin şehidin anısına kabul edilemez bir hakarettir." ifadelerine yer verilmiş ve Macron'un ülkeye yönelik açıklamaları kınanmıştı.