ABD Başkanı Joe Biden’ın mektubu, selefi Donald Trump’ın Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’a gönderdiği, tartışmalara yol açan mektubundan farklı değildi. Zira Biden, Cezayir Bağımsızlık Günü'nün 59’uncu yıl dönümü kutlamaları vesilesiyle Tebbun’u tebrik ederek “iki ülkenin bağımsızlık günlerinin yakın tarihlerde olmasının sembolik gücünü” vurguladı, “özellikle Libya ve Sahel'de bölgenin istikrarını desteklemeye yönelik aralarındaki ortaklık ve karşılıklı çabaları takdir ettiğini” belirtti. Ayrıca “cezayir ile ekonomik ve kültürel iş birliğini genişletme ve derinleştirme” arzusunu da dile getirdi.


Diğerleri gibi bir mektup

Ekonomik, ticari ve kültürel iş birliğine bağlı kalan diğer ülkelerin aksine ABD tarafından gelen mektupta Cezayir ile ilişkilerde güvenlik sorunlarına odaklanıldığı görüldü. Bu durum Cezayir-Washington hattının, güvenlik ve terör ile mücadele alanları dışında durgun olduğunu gösteriyor.

Trump’ın aynı vesileyle Cezayir Cumhurbaşkanı’na gönderdiği mektup, ortak düşmanları ortadan kaldırmak için iş birliği yapılması çerçevesindeydi. Küresel terör olgusuna, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) ve Afrika Kıtası’nı kasıp kavuran sorunların çözümüne işaret eden Trump mektupta, ABD’nin terör ile mücadele de dahil olmak üzere Kuzey Afrika ve Sahel bölgesinde istikrarı yeniden sağlamak için Cezayir ile birlikte çalışmaya devam etme arzusunda olduğunu ifade etmişti.


Biden'ın niyetleri

ABD’nin şu anki pozisyonuna ilişkin Independent Arabia’ya demeç veren diplomat Muhammed Hadir şu değerlendirmelerde bulundu:

“Uluslararası ilişkiler çıkarlar üzerine kuruludur. Dolayısıyla Cezayir'in Mağrip bölgesi ve Afrika'da konumu, ordusu ve diğer başlıklar açısından güçlü bir devlet olduğu Washington tarafından gayet iyi biliniyor. Washington, Cezayir'in tamamen Rusya'ya meyletmesini engellemeye çalışıyor. ABD ile olan çıkarlar, yatırımlara ve dış ticaretin canlanmasına ihtiyaç duyan Cezayir tarafından yönlendirilmeli. Cezayir'in bu yönde (ekonomik) bir ABD hamlesi beklemesi mantıksız. Çünkü Washington meseleleri sadece siyasi, ideolojik ve askeri yönden ilerletmeyi amaçlıyor. Bunların dışında Cezayir’in gerekeni yapması lazım. Biden'ın Cezayir’e yönelik niyetleri önümüzdeki aylarda belli olacaktır. Cezayir ile Washington arasında ekonomik bir yakınlaşma olacağına dair iyimser değilim. Çünkü bu çerçevede iş birliği yapılmasını engelleyen bazı sorunlar var. Cezayir’in Eski ABD Başkanı’nın sebep olduğu üstü kapalı gerginliği aşma yönünde hareket edeceğine dair herhangi bir işaret yok. Çünkü ABD, Trump’ın Fas’ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanıma kararını sürdürüyor. Bu, durumun en büyük kanıtıdır. Diğerleri sadece pazarlama amaçlı ABD açıklamalarıdır.”


Trump'ın mirası

Trump’ın “ülkesinin Fas’ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanıma” kararı Cezayir ile ABD arasında, her ne kadar itidalli davranıldığı için karşılıklı atışma ve suçlama boyutuna ulaşmamış olsa da gerginliğe yol açmıştı.

Ancak söz konusu karar Cezayir’i “öfkelendirmişti”. Dışişleri Bakanlığı tarafından karara ilişkin yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Bunun hiçbir yasal etkisi yok. Batı Sahra üzerindeki ihtilaf, yalnızca uluslararası hukuk yoluyla, Birleşmiş Milletler (BM) ve Afrika Birliği’nin (AfB) köklü doktrini ile çözülebilecek bir dekolonizasyon meselesidir. Bu, BM tüzüğünün sömürge ülkelerine ve halklara bağımsızlık veren 1514 sayılı hükümleri gereğince Sahra halkının kendi kaderini tayin etme ve bağımsızlığa dair vazgeçilmez haklarını gerçek anlamda kullanması anlamına geliyor.”

Açıklamanın devamında Trump’ın kararının “tüm BM kararlarıyla, özellikle de BM Güvenlik Konseyi’nin Batı Sahra ile ilgili kararlarıyla çeliştiği” vurgulanmıştı. Bunların en sonuncusunun ise ABD tarafından oluşturulan, 30 Ekim 2020 tarihinde yayınlanan 2548 sayılı karar olduğuna” dikkat çekilmişti. Açıklamanın devamında şu iadelere yer verilmişti:

“Bu karar, gerçek bir siyasi sürecin başlamasına zemin hazırlamak ve çatışma taraflarını (Fas Krallığı-Polisario Cephesi) BM gözetimi altında ve AfB desteği ile şartsız bir diyaloga girmeye ikna etmek için her türlü düzeyde yürütülen tansiyonu düşürme çabalarını baltalayacaktır. Cezayir’in güç mantığına ve şüpheli anlaşmalara karşı pozisyonu uluslararası meşruiyete dayanmaktadır.”


8 yılda 14 milyar

ABD ile Cezayir arasındaki durgunluk, resmi istatistiklere göre 2014'ten bu yana 14 milyar doları geçmeyen ABD yatırımlarının Çin, Rusya ve hatta son yıllarda sürece dahil olan Türkiye'nin kıyasıya rekabeti yüzünden zayıflamış olmasına yoruldu.

Biden’ın seçimleri kazanmasının ardından iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin daha çok ısınması beklense de ABD Başkanı’nın Cezayir'in bağımsızlığı vesilesiyle gönderdiği mektuptaki sözleri Washington'ın özellikle Rus ayısı ile Çin ejderhasına yönelik eğilim karşısında Cezayir'i bölgede halen bir “jandarma” olarak tutmak istediğini gösteriyor.

Bu bağlamda Washington Enstitüsü “Rusya, Kuzey Afrika'ya doğru ilerliyor” başlıklı bir araştırma yayınladı. Söz konusu araştırmada Beyaz Saray’a Cezayir'e ekonomik ve siyasi açılım gerçekleştirilmesi açısından öncelik verilmesi tavsiye edildi. Cezayir ile ilişkilerde eskiden beri gelen ihtiyatın bir kenara bırakması çağrısında bulunuldu. Ayrıca Rusya’nın tüm Mağrip ülkelerinde gittikçe yayılmasına karşı uyarıda bulunuldu ve bunun “ABD’nin stratejik çıkarlarına karşı büyük bir meydan okuma” sayıldığı vurgulandı.


Umut kapıları

Independent Arabia’ya konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Emin Sadık şunları söyledi:

“Biden, bölgesel blokları ve özellikle ekonomi ve askeri alanlardaki büyük stratejik ittifakları onaylayan küreselleşme kanadını destekliyor. Selefinin Kuzey Afrika bölgesinde aldığı bazı zorlu kararlardan, özellikle de Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasından istifade ediyor olabilir. ABD yönetimi, iş birliği için umut kapılarını açarak tansiyonu düşürmeye çalışıyor. Cezayir’in Sahel ve Libya’daki güvenlik sorunlarının çözümünde oynayabileceği olumlu rol üzerine bahse giriyor.”

Sadık Cezayir’in Rus ve Çinli rakipleriyle güçlü ve stratejik ilişkilerini koruduğuna dikkat çektiği açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Biden yönetimi, ekonomik ve teknolojik küreselleşme ve demokrasi çatısı altında Afrika'nın ormanlarına girmek için Cezayir ile özel tarihi ilişkilerinden yararlanmaya çalışıyor. Cezayir’in ‘Sam Amca’, ‘Rus ayısı’ ve ‘Çin ejderhası’ arasında Sahel bölgesinde ve Kuzey Afrika’da önemli bir denge merkezi olduğunun farkında.”

Fransızların bölgenin ve dünyanın istikrarı için tehdit oluşturmaya başlayan bir dizi Afrika ülkesindeki diktatör rejimleri desteklemesinin ardından Rusya ve Çin, Afrika Kıtası’nda önemli bir rol oynamaya başlamıştı.