Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığı Önlenmesi Sözleşmesi'nin (CEDAW) 14-15 Haziran'daki 82'nci oturumu kapsamında Türkiye raporu değerlendirildi.

İki gün boyunca toplantılarda Türk heyetine başkanlık eden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin 1986'dan bu yana CEDAW'a taraf olduğunu anımsatan Yanık, her dört yılda bir taraf devletlerin Sözleşme kapsamında yaptığı çalışmaların değerlendirilmesi için toplantılar düzenlendiğini belirtti.

Yanık, iki gün süren toplantılarda Türkiye'nin daha önce CEDAW'a gönderdiği raporun değerlendirilmesinin tamamlandığını ifade etti.

CEDAW kapsamında kadınlara yönelik ayrımcılığın önlenmesi, sağlık hakları, eğitim hakları, yargılama, istihdama katılım ve pek çok başlığın değerlendirildiğini anlatan Yanık, şöyle konuştu:

"Bu yıl geçmiş yıllardan farklı olarak İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararımız öne çıktı. Bununla ilgili çokça soru geldi. Avrupa Konseyi Sözleşmesi olmasına rağmen ve biz BM çatısı altında BM'nin bir sözleşmesini tartışmak üzere geldiğimiz halde bir parça İstanbul Sözleşmesi öne çıkmış oldu. Onun dışında genel olarak yaptıklarımızı, çalışmalarımızı önümüzdeki süreçte planladıklarımızı, ayrımcılıkla mücadele, kadına yönelik şiddetle mücadele çabamızı, aldığımız mesafeyi, yaptıklarımızı ve yapmak istediklerimizi, bütün açıklığıyla ve çok samimi bir biçimde paydaşlarımızla paylaştık."

"BM'NİN YAPMAMASI GEREKİRDİ"

Bakan Yanık, terör örgütü YPG/PKK'nın Suriye'de işgal ettiği bölgelerde ailelerinden kopardığı çocukları zorla örgüte almaya devam etmesine ilişkin ise BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in "silahlı çatışmalarda çocuklar" konusundaki özel temsilcisi Virginia Gamba'nın 29 Haziran 2019'da BM Cenevre Ofisi'nde bir araya geldiği YPG/PKK elebaşlarından "Mazlum Abdi" kod adlı Ferhat Abdi Şahin ile "örgütün bünyesindeki çocukları bırakması için" hazırlanan eylem planına resmi törenle imza atmasına atıfta bulundu.

Yanık, şunları söyledi:

"Öncelikle bir terör örgütüyle anlaşma imzalanmaz. Terör örgütüyle anlaşma imzaladığınızda karşınızdaki terör çetesini terör örgütü olarak görmediğiniz anlamına gelir. Bunu BM'nin yapmaması gerekirdi. Nitekim Türkiye bu konudaki tepkisini o tarihte de ortaya koymuştu. İkincisi terör örgütünden sözüne sadık kalmasını beklemek ikinci büyük hata olur. Sözlerini tutmayacakları zaten bizim bildiğimiz ve beklediğimiz bir şeydi. Üçüncüsü terör örgütlerine tavır noktasında dünyanın, özellikle uluslararası kuruluşların yaptırım ve yönlendirme yetkisi imkanı olan uluslararası kuruluşların terör örgütleriyle alakalı standart ve çelişkisiz bir tutumu olmadığı sürece, terör örgütleri insanları ama özellikle kadınları ve çocukları sömürmeye devam edecek."

"ÇOCUKLARI, MAZLUM VE MAĞDUR İNSANLARI KONUŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

PKK ve türevlerinin özellikle kız çocuklarını çok erken yaştan itibaren hem cinsel sömürü aracı olarak hem de savaş ve çatışmalarda adeta bir kaynak olarak kullandıklarını çok iyi bildiklerini vurgulayan Yanık, "dolayısıyla Mazlum Abdi'nin BM'ye çağrılmasının büyük bir hata olmasının yanı sıra Mazlum Abdi gibi profillerin verdikleri sözlerini tutacaklarını beklemenin de ikinci büyük bir hata olduğunun" altını çizdi.

Yanık, şöyle devam etti:

"Üçüncüsü Sayın Cumhurbaşkanı'mızın uluslararası her platformda çok açık bir şekilde ısrarla dile getirdiği bir husus var; teröre karşı ortak tutum alınması gerektiği. Teröre karşı ortak tutum alınmazsa bir başka ülkenin terörle mücadelesine destek verilmezse 'benim teröristim iyidir, seninkisi kötüdür' gibi birtakım çelişkili, tutarsız yaklaşımlar sergilenirse dünyanın pek çok yerinde terör meselesi devam edecek, terörden canlar yanmaya devam edecek. Çocukları, mazlum ve mağdur insanları konuşmaya devam edeceğiz. Dolayısıyla umut ediyorum ki uluslararası kuruluşlara terörle aralarına nasıl bir mesafe ve ne tür bir karşılıklı mücadele biçimi koymaları gerektiğini bu görüntüler tekrar bir hatırlatır."

BM'YE "YPG/PKK'YA KARŞI HAREKETE GEÇİN" ÇAĞRISI

Yanık, Türkiye ve Bakanlık olarak teröre karşı mücadele konusunda BM başta olmak üzere uluslararası kuruluşlara çağrılar yaptıklarını belirterek "Gayet tabii ki terörden canı çok yanmış, hala yanmaya devam eden bir ülke olarak biz uluslararası topluma özellikle terörle mücadelede eden, terör mağduru olan ülkelere ortak tutumla, daha ciddi, daha kapsamlı ve daha samimi destek verilmesi gerektiğini bir kez daha altını çizerek söyleyelim." şeklinde konuştu.

Özellikle kadın ve kız çocuklarının sömürülmesi, istismarı, ekonomik olarak, cinsel olarak ve insan kaynağı olarak her türlü sömürülmesinin önüne geçilmesi için, Suriye'de örgütün kamplarında çıkan görüntülerin bir vesile olması gerektiğini vurgulayan Yanık, "Uluslararası tüm kuruluşların, İnsan Hakları Konseyinin, BM'nin diğer birimlerinin, hepsinin harekete geçerek bu konuda çok açık, net ve kesin mesajlar vermesi, gerekiyorsa yaptırımlarda bulunması gerektiği çok açık. Bunu bir vesile görerek, hemen harekete geçmeleri çağrısını bir kez daha yenilemek isterim." çağrısında bulundu.

TERÖR ÖRGÜTÜ YPG/PKK, ÇOCUKLARI KULLANMAYA DEVAM EDİYOR

Suriye-Türkiye sınır hattındaki Aynularab'da terör örgütü mensuplarının gömüldüğü mezarlıktan görüntülere ulaşılmış, örgütün sözde şehitliğinde, Arapça ve Kürtçe mezar taşlarındaki bilgilerden çocuk yaşta olanların kayıtları dikkati çekmişti.

YPG/PKK'ya yakın sosyal medya hesaplarında paylaşılan görüntüde de örgütün Kürt ve Arap asıllı oldukları anlaşılan, reşit olmayan 11 çocuğu silahlı kadrosuna kattığı belirtilmişti.

BM İnsan Hakları Konseyi 16 Ocak 2020'de yayımladığı raporda, YPG/PKK'lı teröristlerin Suriye'de çocukları "savaşçı" olarak kullandığına dair yeni bulguları paylaşmıştı.