Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Vang Vınbin, yaptığı açıklamada, Bachelet'in bugün ülkeye ulaştığını bildirdi.

Yüksek Komiser'in ziyaretini memnuniyetle karşıladığını ifade eden Sözcü Vang, Bachelet'in ziyareti sırasında Çinli liderlerle ve ilgili devlet kurumlarının yetkilileriyle görüşeceğini, Guangdong eyaleti ve Sincan Özerk Bölgesi'nde temaslarda bulunacağını belirtti.

Vang "ziyaretin amacının karşılıklı etkileşimi teşvik ederek küresel insan haklarının gelişiminde olumlu rol oynamak olduğunu" vurguladı.

AA muhabirinin Bachelet'in ziyareti sırasında Sincan'da herhangi bir cezaevi, adli gözetim veya yeniden eğitim merkezini ziyaret edip etmeyeceği sorusu üzerine Vang, "Bachelet'e ziyareti sırasında gerekli imkanları sağlayacağız. Ziyaretin amacı etkileşimi ve iş birliğini artırarak uluslararası insan hakları idealine katkıda bulunmaktır. Bu ziyaretin siyasi manipülasyon amacıyla kullanılmasına karşıyız." dedi.

Vang, Kovid-19 tedbirleri nedeniyle gazetecilerin heyetle seyahat etmesine ve temasları yerinde izlemesine izin verilmeyeceğini kaydetti.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinden yapılan açıklamaya göre, Bachelet, 6 günlük Çin ziyaretinde ulusal ve yerel siyasi yetkililerin yanı sıra akademi, sivil toplum ve iş dünyasından temsilcilerle bir araya gelecek.

Ziyaretine ilk olarak ülkenin güneyindeki Guangdong eyaletinin merkezi Guangcou şehrinden başlayacak olan Bachelet, burada Guangcou Üniversitesi öğrencilerine konferans verecek.

Bachelet, ilerleyen günlerde Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin Kaşgar ve Urumçi şehirlerini ziyaret edecek.

SİNCAN'DAKİ HAK İHLALLERİNİN GÜNDEME GELMESİ BEKLENİYOR

Sincan'da son yıllarda Uygur Türkleri ve diğer etnik azınlıklara yönelik insan hakları ihlalleri ile zorla çalıştırma iddialarının Bachelet'in gündeminde olması bekleniyor.

Bachelet, 8 Mart'ta BM İnsan Hakları Konseyi'nin 48'inci oturumunda Pekin yönetimi ile BM heyetinin bölgeyi ziyaret etmesi konusunda anlaştıklarını duyurmuştu.

Çin, son yıllarda Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlık mensuplarını hedef alan sistematik hak ihlallerine ilişkin iddialar nedeniyle uluslararası kamuoyunda eleştirilere hedef oluyor.

BM üyesi 43 ülke, 21 Ekim 2021'de New York'ta düzenlenen BM İnsan Hakları Komitesi Toplantısı'nda yaptıkları ortak açıklamada, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde 1 milyondan fazla kişinin "yeniden eğitim merkezi" adı verilen siyasi kamplarda alıkonulduğu, işkence, kötü muamele, insanlık dışı ve aşağılayıcı cezalandırma, zorla kısırlaştırma, cinsel şiddet ve çocukları ailelerinden ayırma gibi yaygın ve sistematik insan hakları ihlallerine maruz kaldığına dair iddialardan duyulan endişeyi dile getirmişti.

Açıklamada, bölgede din ve inanç özgürlüğü ile seyahat, toplantı ve ifade özgürlükleri üzerinde kısıtlamalar bulunduğu ve yaygın olarak kullanılan elektronik izleme teknolojilerinin orantısız şekilde Uygurları ve diğer azınlık mensuplarını hedef aldığı belirtilmişti.

Pekin yönetiminin hukukun üstünlüğü ilkesine ve insan haklarını koruma konusundaki ulusal ve uluslararası yükümlülüklerine uyması gerektiği vurgulanan açıklamada, "Çin'e BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri ve ofisinin de dahil bağımsız gözlemcilere Sincan'a hızlı, anlamlı ve serbest erişim sağlama çağrısı yapıyoruz." ifadelerine yer verilmişti.

Çin, Sincan'da kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermezken şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin vermişti.

ZORLA ÇALIŞTIRMA İDDİALARI

Öte yandan çok sayıda Uygur Türkü'nün bölgedeki fabrikalarda zorla çalıştırıldığına dair iddialar ortaya atılmış, Sincan'daki bazı işletmeler, "zorla çalıştırma" yoluyla üretim yapıldığına dair iddiaların hedefi olmuştu.

ABD Kongresi, Aralık 2021'de Çin'in Uygur Özerk Bölgesi'nde Uygur Türkleri ile diğer etnik ve dini azınlıkların zorla çalıştırılması yoluyla ürettiği malların ABD'ye ithalatının yasaklanmasını öngören yasayı kabul etmişti.

Washington yönetimi, iddialara konu olan işletmelere ve onlarla çalışan şirketlere yaptırım kararları almıştı.

Pekin yönetiminin sözcüleri, zorla çalıştırma iddialarını "Çin-karşıtı güçler tarafından uydurulmuş yalanlar" olarak nitelemiş; ülkedeki insan hakları durumunun ise gerçeğe aykırı olarak karalanmaya çalışıldığını savunmuştu.