İslam dünyasında yeni bir lider tipinin öncüsü olan Aliya İzzetbegoviç, İslami Yeniden Doğuşun Sorunları, Özgürlüğe Kaçışım, Zindandan Notlar, İslam Deklarasyonu, Doğu Batı Arasında İslam gibi birçok kitap yayınlayarak İslam dünyasının Avrupa hududundaki hem fikri hem de siyasi anlamda kalesi oldu.

BİLGE KRAL” İSİMLENDİRİLMESİ

Bu özellikleri dolayısıyla Anadolu’da “Bilge Kral” olarak anılan Aliya’nın bu şekilde isimlendirilmesi çeşitli tartışmalara yol açmıştır. Bu isimlendirmenin yanlış olduğunu düşünenler “kral” kelimesinin etimolojisini tartışmışlardır. Kral kelimesi, Ortaçağ Avrupası’nın en önemli şahsiyetlerinden Frank ve Alman hükümdarı I. Karl’dan mülhem türemiştir. Bu sebeple Ortaçağ Avrupası’nın ideal yaygın yönetici tipinin karşılığı olan “kral” kavramının, Aliya İzzetbegoviç için kullanılmasının doğru olmadığı öne sürülmüştür.

Ancak kelimenin etimolojisinden yola çıkarak yapılan yorumlar genel itibariyle hakiki bir veri sunmamakta ve safsatalara yol açmaktadır. Örneğin “padişah” kelimesi ilk olarak Zerdüşt Sasani İmparatorluğu yöneticileri için kullanılan bir kelime olmuştur. Daha sonra bu kelimenin İslami kaynaklarda Hz. Muhammed için dahi kullanıldığı görülmektedir. Bu hususta padişah kelimesinin İslam yöneticileri için kullanılmasında da bir beis görülmemiştir. Dolayısıyla “Bilge Kral” isimlendirilmesine karşı geliştirilen tutum, “kafir Batı”ya geliştirilen türlü reflekslerden ileri gelmektedir, denilebilir.

PLATON’UN İDEALİ VE ALİYA

Aynı zamanda Platon’un Devlet’inde, kralların filozof olması yahut filozofların kral olması bir ideal olarak karşımıza çıkmaktadır. Platon’un yine İslam dünyasından “hariç” bir düşünür/filozof olması dolayısıyla, tartışmayı ortaya koyanlar tarafından “onun düşüncelerinin hiçbiri İslam düzeninde tatbik edilemez” olarak nitelendirilmiş olacaktır ki, Müslüman bir lidere Platon’un ideal olarak sunduğu yönetici tipini yakıştıramamışlardır. Ancak Platon’un ve dahi Aristoteles’in Müslüman düşünürlere etkisi her çağ için malumdur… Platon kaynaklı karşı çıkışın da yukarıda bahsedilen “Batı’ya karşı refleks” kaynaklı olduğu söylenilebilir.

“İSLAMİ KAYNAKLARDA KRAL”

Aliya’nın Bilge Kral olarak anılmasından rahatsız olanların bir diğer gerekçesi de “kral” kelimesinin müteradiflerinin İslami kaynaklarda olumsuz bir şekilde zikredilmesi. Bu noktada Neml Sûresi’nin 94. ayeti delil olarak sunularak ayet-i kerimede Arapça karşılığı “melik” olan “kral” tiplemesinin doğrudan eleştirildiği iddia ediliyor. Ancak ayet-i kerimede yalnızca bir “melike”nin, yani “kraliçe”nin ifadesine yer veriliyor. Üstelik kimse Aliya’ya Bosna Hersek “mülkünün” sahibi olduğu için kral demiyor. Anadolu’da bilge bir yöneticiye gösterilen teveccühten ibaret bir kullanımdan bahsediyoruz…

PEKİ ŞİMDİ ALİYA, KRAL MI DEĞİL Mİ?

Aliya İzzetbegoviç’e kelimenin “mülk sahibi” anlamında kral demek elbette komik olacaktır. Çünkü onun düşüncesine göre seçilmiş ve ayrıcalıklı bir “sınıf” yoktur. Ancak kral kelimesi, “Bilge Kral” ifadesinde yalnızca “yönetici” anlamında kullanıldığı için buradan bir tartışma çıkarmak anlamsızdır. Nitekim “kral” kelimesi Türkçede asıl anlamından ayrılarak çeşitli anlamlar da kazanmış bir kelimedir. Sevgi beyanı olarak insanlar birbirlerine “kral” diyebilmektedir. Bu bağlamda Aliya elbette kraldır. Hatta şöyle söylemek daha doğru olacaktır: Aliya, bilge olduğu için kraldır…