Fethi Başağa, güven oyu aldıktan sonra hükümetinin doğdudaki güçlerin lideri Halife Hafter'in gölgesindeymiş gibi bir görüntü vermemek için Bingazi’den Tunus’a gitti. Tunus’ta ABD'nin Libya Büyükelçisi ve Özel Temsilcisi Richard Norland ile 13 Mart’ta bir araya geldi.

Başağa Tunus’ta yaklaşık bir ay kalarak faaliyetlerde bulundu. Bazı Libyalı kaynakların iddialarına göre Tunus yönetimi Başağa’ya, “bir Libya vatandaşı olarak ülkede kalmasında bir sakınca bulunmadığını, ancak Başbakan gibi faaliyet göstermesinin uygun olmayacağını” iletti.

Ramazan ayında Libya’ya geri dönen Başağa, halen Bingazi’de “ülkenin doğusunu temsil eden Halife Hafter’e yakın bir hükümet görüntüsü vererek” faaliyetlerini sürdürüyor.

Trablus’a girmesi durumunda silahlı çatışma çıkması ihtimalinin kuvvetle muhtemel olması ve ülkenin batısında bulunan birbirinden bağımsız silahlı grupların söz konusu siyasi mücadelede taraf olmama kararı nedeniyle, Başağa’nın Trablus’a gelmesi şu andaki konjonktürde mümkün görülmüyor.

Bu nedenle Başağa’nın daha önce farklı ortamlarda gündeme getirilen “Sirte’nin başkent yapılması” önerisini değerlendirmek istediği değerlendiriliyor. Nitekim Başağa, 4 Mayıs’ta Sirte'de düzenlenen bir törende, "Tek bir damla kan dökülmeden görevimizi başkent Trablus'ta yerine getirmek istiyoruz, ancak bu mümkün olmazsa görevimizi Sirte'den yürütebiliriz." ifadelerini kullandı.

KADDAFİ’NİN SİRTE’Yİ BAŞKENT YAPMA HEDEFİ VARDI

AA muhabirine konuşan Libyalı siyasi analist Isam ez-Zübeyr, Başağa’nın önümüzdeki dönemde faaliyetlerini Sirte’den yürütmek istediğinin anlaşıldığını, devrik lider Muammer Kaddafi’nin Sirte’yi başkent yapma hedefinin olduğunu, bunun için iktidarı döneminde kentte birtakım fiziki hazırlıklar yaptığını, ancak başaramadığını söyledi.

Sirte’nin Libya’nın doğusu ile batısı arasında stratejik bir tampon bölge konumda oluşuna dikkat çeken Zübeyr, bazı batı ülkelerinin de olası bir doğu-batı askeri çatışmasında bu kentin bağımsız kalabileceğini değerlendirdiğini, bu nedenle Başağa’nın hükümetini Sirte’ye taşıyabileceğini kaydetti.

“Libya’nın bir tane başkenti vardır, o da Trablus’tur.” diye konuşan Zübeyr, ülkenin batısında Sirte’nin başkent olması fikrinin kabul görmediğini, doğuda dahi sadece bazı kesimlerin bu fikre olumlu baktığını ancak çoğunluğun reddettiğini ifade etti.

Zübeyr, Başağa hükümetinin maddi destek konusunda sorunlar yaşayacağını, askeri olarak da destek görmeyeceğini, ülkenin doğusunda daha önce kurulan Abdullah Seni hükümeti gibi itibarsız bir paralel hükümet olarak görev yapmaya çalışacağını değerlendirdi.

ZÜBEYR ŞUNLARI KAYDETTİ:

“Eğer Başağa’nın Trablus’a askeri olarak girme ve görevi devralma gücü olsaydı zaten bunu yapardı, ancak başaramadı. Libya halkı artık son dönemde yaşanan barış ortamının ardından tekrar bir askeri çatışma sürecine girmek istemiyor. Rus güvenlik şirketi Wagner’e bağlı paralı askerler ve Cencevidler gibi yabancı güçlerin bulunduğu bir kentte konuşlanacak olan hükümetin başarılı olması ihtimal dışıdır.”

BAŞAĞA’NIN ÖNÜNDE FAZLA SEÇENEK YOK

Libyalı siyasi aktivist Sunusi İsmail, Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin Temsilciler Meclisi tarafından seçilen hükümete, Trablus’ta görevi barışçıl yöntemlerle teslim etmeyi reddettiğini, Başağa’nın da ülkedeki barış ve istikrar ortamını bozmamak için askeri güç kullanmayı istemediğini kaydetti.

Sirte’nin anlaşmazlık yaşayan tarafların tam ortasında stratejik bir bölge olması ve lojistik olarak da hazır bir kent olması nedeniyle başkent olmasının gayet mantıklı olduğunu söyleyen İsmail, "Başağa’nın önünde fazla seçenek bulunmuyor. Trablus’ta görevi devralana kadar hükümeti Sirte’ye taşıması bence isabetli bir karardır." dedi.

İsmail, Dibeybe'nin haddi zatında Libya’da etkili bir siyasi güç olmadığını belirterek, 2011’den sonraki süreçte Libya’nın batı bölgesinde oluşan devrimci gruplar, bağımsız silahlı oluşumlar, askerler ile Merkez Bankası, Sayıştay ve Müftülük gibi ülkenin diğer egemen kurumlarının Dibeybe'ye konumu itibariyle destek verdiğini dile getirdi.

TÜRKİYE’NİN ÇIKARLARI ÜLKENİN DOĞUSUNDA NÜFUZ ALANI BATISINDA

Türkiye’nin Akdeniz’deki kıyılarının Libya’nın doğusuna denk geldiğini hatırlatan İsmail, Türkiye ve Libya’nın Akdeniz’deki haklarını garanti altına alan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Mutabakat Muhtırası’nın bu çerçevede imzalandığını kaydetti.

İSMAİL ŞUNLARI SÖYLEDİ:

“Türkiye’nin çıkarları Libya’nın doğusunda ancak nüfuz alanı ve varlığı batıdadır. Mısır için ise tam tersi geçerlidir. Mısır’ın çıkarları Libya’nın batısında daha fazla ancak etki alanı ülkenin doğu bölgelerindedir. Komşu ülke Mısır ekonomik olarak Libya’daki pazarları hedefliyor. Pazarlar ve iş gücü ihtiyacı daha fazla ülkenin batısında yer alıyor. Bu çıkar dengesi Libya dosyasında Mısır-Türkiye yakınlaşmasını ülkede istikrarı sağladı. Bu olumlu ortam Libya’daki taraflara da müzakere alanı açıyor.”

NE OLMUŞTU?

Libya’da 24 Aralık 2021'de yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerinin yapılamaması üzerine, Tobruk'taki Temsilciler Meclisi, ülkenin batısındaki milletvekillerinin çoğunun katılmadığı oturumda Başağa'yı başbakan seçmişti. Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe ise, Temsilciler Meclisini Cenevre Anlaşması'nda belirlenen yol haritasından ayrılmakla suçlayarak, görevinin başında olduğunu, görevi ancak seçilmiş bir hükümete teslim edeceğini açıklamıştı.