Sudan Egemenlik Konseyi’nin eski üyesi Muhammed el-Faki Süleyman, ordunun kışlaya geri dönerek iktidarı sivillere devretmesinin önemine dikkat çekti. Partizan olmayan, seçimine devrimin birleşik güçlerinin de katılacağı bağımsız bir ulusal yeterlilik hükümetinin kurulması için bir anlaşmaya varılacağına dair iyimserliğini dile getirdi.

Ordunun 25 Ekim'de iktidarı ele geçirmesinin ardından tutuklanıp görevinden alınan, ardından da serbest bırakılan Faki, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin (ÖDBG) darbeyi sona erdirme ve hukuku yeniden tesis etme yönünde halkın taleplerini benimsediğini vurguladı. Aynı zamanda Suudi Arabistan-ABD arabuluculuğuna, iki ülkenin bölgesel ve uluslararası düzeydeki etkili ağırlığı, Sudan üzerindeki etkileri ve daimi ortak çıkarlarla olan bağları dikkate alınarak yanıt verildiğini söyledi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Süleyman, Suudi Arabistan Krallığı’nın sakin ve akılcı siyaseti sayesinde bölgede gittikçe artan rolünün önemini vurguladı. Suudi Arabistan ile Sudan arasındaki bağın, Kızıldeniz güvenliği de dahil olmak üzere Krallığı Sudan'ın istikrarı konusunda istekli kılan birçok çıkarı temsil ettiğini belirten Süleyman, Sudan’da istikrar kaydedildiği takdirde terör dosyası ve mülteci sorunlarının artık gündemde olmayacağını, bu durumun ülkeye Suudi yatırımlarını çekeceğini söyledi.

Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin önde gelen üyelerinden olan Faki, koalisyonun kendisine orduyla birlikte masaya oturmayı kabul etmesi yönünde baskı yaptığı iddialarını ise reddetti. Faki Süleyman sözlerini şöyle sürdürdü:

“ABD-Suudi arabuluculuğu ile siyasi sürecin desteklenmesi ve bu sürecin karşı karşıya kaldığı karşıt duruştan kurtarılması isteniyor. Söz konusu ülke, sorunun iki kutbunu temsil eden iki taraf bulunduğunu, anlaşmazlığın esas olarak Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri ve askerler arasında olduğunu idrak etti. Görüşme sorun Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri ile aynı tanımladı. Bu durum, yakın gelecekte yeni bir gerçekliğe yol açabilecek siyasi sürece yönelik adımların hızlanmasına yol açtı.”

Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’den ayrılmasının tüm seçeneklere kapı açtığını belirten Faki Süleyman, yeni bir siyasi ortam oluşturmanın da bu kapsamda olabileceğini vurguladı.

Suudi Arabistan'ın bölgesel rolü

Faki Süleyman, Arap dünyasındaki etki merkezinin Riyad’a taşındığını söylediği açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Riyad, yalnızca Sudan'da değil, bölgedeki çoğu ülkede en önemli Arap başkentlerinden biri haline geldi. Bu, Krallığın sahip olduğu istikrar ve kapsamlı nüfuz ile Suudi Arabistan’ın sakin ve akılcı politikası neticesinde gerçekleşti.”

Krallığın son zamanlarda oldukça önemli hale gelen Kızıldeniz güvenlik dosyasına hassasiyetle yaklaştığına dikkat çeken Faki, Suudi Arabistan’ın petrol ve turizm sektöründe sarf ettiği büyük çabaların bu ülkeyi oldukça önemli kıldığını vurguladı. Açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“Suudilerin kıyıdaş ülkelerle iş birliği vizyonu mevcut. Bu, istikrar sağlandığı takdirde iki ülke için elde edilebilecek diğer yatırım faydalarına ek olarak Riyad'ın üzerinde çalıştığı siyasi ittifaklardan biri de oluşacak. Tarım, ulaşım ve hafif sanayide yatırımları karşılayabilecek olan Sudan, Suudi yatırımları için en uygun ülkelerden biri. Suudi Arabistan'ın Sudan'da büyük yatırımlar yapma vizyonu mevcut. Ancak bunlar istikrarın sağlanması, Sudan’da savaş, törer ve mülteci meselelerinin sona erdirilmesi ile bağlantılı. Sudan’ın istikrarı başta Suudi Arabistan ve Mısır olmak üzere tüm bölge ülkelerini ilgilendiriyor. Zira buradaki güvenlik eksikliği bölge ülkelerini de tehdit edebilir.”

Ordu ile diyalog

Şu an Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri ile Egemenlik Konseyi'ndeki askeri grup arasında gerçekleşen diyaloga da değinen Süleyman, ülkeyi tehlikeli bir yola sokan 25 Ekim darbesinin sona erdirilmesine odaklanıldığını doğruladı. “Karşı çıkış, darbenin devamını imkansız kılıyor. Bu nedenle aktörlerin bu sahneyi sona erdirmek için çalışması gerekiyor. Bu yönde görüş alışverişinde bulunmanın önemi hakkında açıkça konuştuk. Ordunun bu sahneden çıkmasını bekliyoruz” dedi.

Ordunun sahnenin yeniden kurulması konusunda hesapları olduğunu düşünen Süleyman sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özgürlük ve Değişim belgesini kabul etsinler ya da etmesinler, yeni bir siyasi gerçeklik doğacak. Kabul ederlerse siyasi sahneden kışlaya dönmeleri yönünde siyasi bir düzenleme yapılacak. Reddettikleri takdirde ise kendilerini reddeden halk ve sivil yönetimin geri dönüşünü destekleyen uluslararası toplum karşısında darbenin son adımlarını atmak için siyasi düzenlemelere ihtiyaçları olacak.”

Ordu ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri arasında doğrudan müzakereye gidilmesi için öncelikle darbenin sona erdirilmesi gerektiğinin altını çizen Süleyman konuya dair şunları söyledi:

“Doğrudan müzakereler hem halk hem de Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri tarafından reddediliyor. Bu nedenle mevcut toplantılar yazılı belgeler ve uluslararası tanıklıklar yoluyla yürütülüyor. Ancak bu konudaki toplumsal çekinceler devam ediyor.”
Çeşitli devrimci güçleri Özgürlük ve Değişim Koalisyonu’nun attığı tüm adımlara dahil etmeye ve her türlü gelişmeden sokağı bilgilendirmeye söz veren Süleyman ürete uluslararası arenanın tanıklığının önemine dikkat çekti:

“Darbenin ve düzenlemelerin kaldırılması süreci ve ordunun siyaset sahnesinden çıkışı konusunda uluslararası arenanın tanıklığında bir mutabakat sağlanırsa, doğrudan görüşmeyi reddeden olmayacaktır. Uluslararası tanıklık olmalı. Zira halk politikacılardan şüpheleniyor. Bu şüpheler geçmişteki deneyimlerden kaynaklanıyor. Doğrudan toplantı hakkında konuşmak için henüz erken. Bu yönde ilerlenmedikçe böyle bir toplantı gerçekleşmeyecektir.”

Askeri Geçiş Konseyi sözcüsü Korgeneral Şemseddin Kebbaşi, ordu ile Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri temsilcisi Taha Osman arasındaki görüşmelere de değinen Süleyman, tamamlanması gereken metinler hakkında fikir alışverişinde bulunduklarını, zira bazı metinlerin amacının netleştirilmesi gerektiğini belirtti. “Onlara vizyonumuzu yazılı bir şekilde sunduğumuzda kendilerinden de yazılı bir yanıt istedik. Vakit kısa, bu nedenle düzenlemelere gidilmesi için verecekleri cevabı hızlandırmaları gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Süleyman açıklamasının devamında ordu ile ortaklık niyetinde olmadıklarını söyledi:

“Ortaklık, iktidar kurumlarında sivillerin ve askeri personelin bulunmasıdır. Ancak Egemenlik Konseyi ve sivil bakanlık oluşturduysak, ortaklık yok demektir. Ordunun devlet yönetimine müdahale etmesine izin veren bir formüle izin vermeyeceğiz. Ancak zamanda Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri de bundan sonraki sahneyi tek başına kurmayacak.”

Süleyman, tarafların endişelerinin anayasal bildiri ve Sudan halkı tarafından seçilen ulusal yetkilere sahip bir hükümet ile sona ereceğini vurgulayan Süleyman “Sokakta partizanların iktidara katılımını reddeden genel bir eğilim var. Darbeyi tüm gücüyle boşa çıkaran sokak, iktidar hayallerine rağmen partizanları da engelleyebilir” ifadelerini kullandı.

Tüm soruları yanıtlayarak endişeleri ortadan kaldıran bir anayasa bildirgesi hazırlama sözü veren Süleyman sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu vizyonu devrimdeki ortaklarımıza sunacağız. İlk aşamada, darbeyi siyasi eylem yoluyla sona erdirme olasılığına dair şüphelere rağmen siyasi süreçte kendi başımıza gittik. Bu nedenle bazıları sürekli yüzleşme çizgisinde kalmayı tercih etti. Yüzleşme, korunması gereken önemli bir süreçtir.”

İttifakına direniş komitelerinin, profesyonel toplulukların, sendika kuruluşlarının ve sivil toplumun eşlik edeceği sözü veren Süleyman, “İlk amacımız darbeyi sona erdirerek orduyu kışlasına geri döndürmek. Ardından devrim kampında bir bölünmeye neden olabilecek tartışmayı durdurmak için tüm bakış açılarını yanımıza alacağız” dedi.

Askeri düzenlemeler

Ordunun askeri kışlaya dönüşü için verilmesi gereken güvencelerin geçiş dönemi adaleti düzenlemelerinde kaydedilen suiistimallerin ele alınması gereken bir konu olduğunu belirten Faki Süleyman, bunun tüm Sudanlıları ilgilendirdiğini, zira başta şehit aileleri olmak üzere yerel toplumun bu durumdan etkilendiğini vurguladı.

İttifakının sokağın talebine yanıt olarak partizan olmayan ulusal yetkilere sahip, hatta barış antlaşması imzalayıcılarını kapsayan bir hükümet kurmaya çalıştığını kaydeden Süleyman, durumun iyileşeceğine dair iyimserliğini dile getirdi:

“Devam eden diyalog konusunda karamsar değilim. Ülke istikrarını koruyan bir anlaşmaya varılmasının mümkün olduğunu düşünüyorum. En nihayetinde önemli olan Sudanlıların arzularıdır. Bir parti hükümeti istiyorlarsa, içinde temsilcileri olacak. Aksini istiyorlarsa seçimlerini yapacaklar.”

Üçlü mekanizma rolünün bir sonraki aşamada geleceğine söz veren Süleyman, 25 Ekim darbesi ve devrimi konusunda tutumu olan başka taraflar da bulunduğunu, görüşülecek platformlara söz konusu tüm kesimlerin dahil edileceğini söylediği açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Bir sonraki hükümet partizan olmayacak. Zira destek tabanını genişletmek, Demokratik Birlik Partisi, Halk Kongresi Partisi ve doğuda ve Darfur’da anlaşmaları imzalayanları dahi içerecek geniş bir taban ile bir fikir birliği sağlamak amaçlanacak.”

Gençlerin müzakereyi ve ortaklığı kabul etmediğine işret eden Süleyman, ancak sonucu temkinli bir şekilde beklediklerini, ordunun kışlaya geri dönmesi ve sivil bir hükümet kurulması talepleri yerine getirilirse bunu kabul edip destekleyeceklerini belirtti. Ancak 21 Kasım'da Burhan ile Hamduk arasındaki anlaşmaya benzer zayıf bir anlaşma kaydedildiği takdirde sokağın bunu kabul etmeyeceğini vurguladı. “Özgürlük ve Değişim İttifakı ciddi bir baskı altında. Sokağı yakından izleyerek bu çerçevede hareket ediyor. Tüm bu komplikasyonların farkında” ifadelerini kullandı.

Süleyman, halkın temkinle yaklaştığı sivil askeri diyalog başarısızlığa uğratıldığı takdirde ne olacağı konusunda ise şu değerlendirmede bulundu:

“Hiçbir şey olmayacak. Sokağın özel talepleriyle diyalog içerisindeyiz. Bu, reddedilen talepleri yerine getirmeye kararlı olduğumuzu gösterir. Kendi menfaatimiz için halkın talepleri olmadan bir anlaşmaya varsak belki de kimse bizimle dalga geçmeyecek. Bu durumda alay konusu olacağız ancak devrim devam edecek.”