Uzmanlar, Avrupa ülkelerine ulaşmak için transit bölge olarak kullanılan Hırvatistan'ın düzensiz göçmenlere uyguladığı şiddeti Avrupa Birliği'nin (AB) bildiğini ancak sınırlarını korumak için buna kayıtsız kaldığını belirtiyor.

Kocaeli Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger ve Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Jahja Muhasilovic, AB ülkelerine geçiş yapmak isteyen düzensiz göçmenlerin Hırvatistan'da maruz kaldığı şiddeti ve uluslararası hukuka aykırı uygulamaları değerlendirdi.

Prof. Dr. Ülger, son yıllarda Avrupa'ya geçişlerde transit bölge olarak görülen Balkanlar'a düzensiz göçün arttığını kaydederek, AB'nin bölgedeki devletleri birliğe dahil etmeye başlamasının da bu göç yoğunluğunda payı olduğunu söyledi.

Hırvatistan'ın 2005'te AB ile üyelik görüşmelerine başladığını, 2013'te de birliğe katıldığını anımsatan Ülger, "Hırvatistan, Schengen bölgesine dahil edilmek için 2013'ten bu yana Avrupa'ya geçmek isteyen düzensiz göçmenlere sert politikalar uyguluyor. Bunun sonucu olarak da AB, Hırvatistan'ı 2023'te Schengen'e dahil etti." dedi.

Ülger, AB'nin Hırvatistan'a Schengen bölgesine dahil ettikten sonra düzensiz göçle ilgili daha fazla baskı yaptığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hırvat hükümeti, düzensiz göçmenlerin Avrupa'ya geçmemesi için duvar görevi görüyor. Avrupa her aşamada (düzensiz göçmenlerin geçişlerini engellemek için) Hırvatlara destek sağlıyor, uyguladığı şiddeti görmezden geliyor. Hırvat polisinin sığınmacılara aşırı güç kullanımının, işkence ve kabul edilemez muamelelerde bulunmasının arkasındaki sebep bu. Hırvatistan Schengen bölgesine hak ederek katıldığını kanıtlamak için sığınmacılara eziyet ediyor."

Hırvatistan polisinin, ülkedeki düzensiz göçmenlerin yakalanması için yaptığı yazışma ve şiddet görüntülerinin ortaya çıkmasıyla konunun bir kez daha gündeme geldiğini hatırlatan Ülger, AB'nin bu ülkeye yaptığı şiddeti önleme çağrılarının sadece teoride kaldığını, pratikte ise yaptırım uygulanmadığını ifade etti.

"AB göçü durdurmak için yapılan şiddeti görmezden geliyor"

Ülger, Avrupa'ya düzensiz göçün uzun yıllardır devam ettiğini ancak bu durumun Suriye iç savaşıyla daha da arttığını hatırlatarak, "Avrupa'ya göç genellikle Cebelitarık, İtalya, Yunanistan ve Türkiye üzerinden oluyor. En yoğun kullanılan Türkiye güzergahı sadece Suriye'den ve Arap devletlerinden gelen sığınmacıların değil Afganistan, Güneydoğu Asya ülkelerinden gelenlerin de Balkanlar üzerinden Avrupa'ya geçiş noktası." şeklinde konuştu.

AB'nin düzensiz göçmenleri, hem kara hem de denizde ölüme terk ederek kendi değerleriyle çeliştiğini vurgulayan Ülger, "Avrupa, eğitimli mülteci kabul etmek istiyor, diğerlerini sınırdan geri çeviriyor. Bir şekilde ülkeye kaçak girmek isteyen kişilere karşı ateşli silah kullanıyor, botlarını batırıyor. Avrupa mültecileri engellemek için örtülü biçimde yapılanları meşru kabul ediyor. Bu Avrupa'nın taraf olduğu insan hakları metinleri ve anlaşmalarıyla çelişiyor." değerlendirmesi yaptı.

Ülger, Avrupa'nın uyguladığı sert yaptırımlar neticesinde düzensiz göçmenlerin insan kaçakçılarının eline düştüğünü dile getirerek, "Bazı Avrupa ülkelerinde insan kaçakçıları ile resmi görevliler işbirliği yaparak kaçak yollardan AB'ye sığınmacı girişini sağlıyor. Hollywood bile bu konuda film yaptı ama gerçekte sığınmacılar filmlerin çok ötesinde kötü muamele görüyor." görüşünü paylaştı.

"Hırvat polisi düzensiz göçmenlere insanlık dışı muamele uyguluyor"

Doç. Dr. Jahja Muhasilovic de Avrupa'ya göçlerin başlıca sebeplerinin, iklim değişikliği ve Orta Doğu'daki savaşlar olduğunu belirterek, "Sırbistan ile İran arasında yapılan anlaşmayla iki ülke arasında direkt uçuşların başlaması da Balkanlar'daki düzensiz göçmen yoğunluğunu artırdı. Tahran'dan uçağa binen biri artık direkt Avrupa'nın göbeğine gelebiliyor." ifadesini kullandı.

Muhasilovic, düzensiz göçmenlerin sadece küçük bir kısmının Yunanistan'da kaldığını genellikle Balkan ülkelerini Avrupa'ya geçiş için kullandıklarını kaydederek, Balkan ülkelerinin şartlarının sığınma arayanlar için iyi olmadığını anlattı.

Düzensiz göçmenlerin, Avrupa'ya geçmek için genellikle Bosna Hersek ve Hırvatistan sınırını kullandığına dikkati çeken Muhasilovic, "Düzensiz göçmenler Avrupa'ya geçmek için sürekli sınırları zorluyor, yakalananlar şiddet görerek kamplara gönderiliyor ama bu insanlar asla pes etmiyor. Sığınmacılar en az altıncı, yedinci denemelerinde Avrupa'ya geçmeyi başarıyor." şeklinde konuştu.

Muhasilovic, Hırvatistan polisinin Avrupa sınırında yakaladığı düzensiz göçmenlere insanlık dışı muameleler uyguladığının altını çizerek, "Hırvat polisi, düzensiz göçmenleri vücutları mosmor olana kadar dövmekle kalmıyor aynı zamanda pasaportlarını ve değerli eşyalarını da alıyor." diye konuştu.

Hırvatistan'ın düzensiz göçmenlere uyguladığı şiddetin sebeplerinden birinin de Müslüman karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı olduğunu dile getiren Muhasilovic, sözlerini şöyle tamamladı:

"Hırvatistan'da şu an faşist bir parti iktidarda. Hırvatistan'ın tarih boyunca İslam'a karşı nefreti vardı. Hükümet bu insanların çoğunun Arap ve Müslüman oluşunu şiddeti meşrulaştırmak için kullanıyor. Hırvatistan'da aşırı sağcı gruplar, düzensiz göçmenlerin Avrupa'nın demografisini bozacağını ve kıtayı Müslümanlaştıracağını düşünüyor, düzensiz göçmenleri insan olarak değil işgalci olarak görüyor."